Tevekkül, dinimizde bir işin olması için gereken bütün vesileleri hazırladıktan sonra, o işin sonucunu Allah’a bırakmak anlamına gelir. “Mutlak güven” veya “Allah’a sığınma” olarak da açıklanabilecek tevekkül, Müslüman bir insanın günlük yaşamında huzur ve sükûnet bulmasını sağlar. İslam’a göre bir Müslüman, iradesiyle bir işi gerçekleştirmeyi isteyip gücünü o yöne sarf ettikten sonra, sonuçları Allah’tan bekler. Bu teslimiyet ve güven, kişinin kalbini huzura, vicdanını selamete ulaştırır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir bedeviye “Cenâb-ı Hakk’a tevekkül ile beraber devenin ipini de bağla!” buyurarak, tevekkülün tembelliğe değil, aktif bir çabaya bağlı olduğunu anlatmıştır. Yani tevekkül, tüm tedbirlerin alındığı bir sürecin sonunda Allah’a güveni işaret eder. Efendimiz’in bu uyarısı, Müslümanlara, sebebe yapışmanın tevekkülden önce geldiğini ve işlerine gerektiği gibi sarılmaları gerektiğini öğretir.
Tevekkülün en Güzeli Tevekkülün en güzel örneklerinden biri ziraattir. Çiftçi, bereketli bir toprak bulur, toprağı işler, tohumunu eker ve gerekli tedbirleri aldıktan sonra Allah’ın rahmetini bekler. Bu süreçte, sebeplere yapışmanın bir tevekkül gereği olduğu anlaşılır. Toprağa ektiği tohumun filizlenmesini bekleyen çiftçinin, kalbinde Allah’a olan güveni ve sükûneti, tevekkülün tam bir yansımasıdır.
Bir keresinde Hz. Ömer (r.a.) da boşta gezen bir gruba: “Siz necisiniz?” diye sorunca onlar da: “Biz mütevekkilleriz.” demişler. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.): “Hayır, siz mütevekkil değil, müttekilsiniz (yani tembel olup başkalarının hesabına yaşayan kişilersiniz). Mütevekkil, tohumu ektikten sonra Allah’a tevekkül edendir.” buyurarak tevekkülden ne anlaşılması gerektiğini ortaya koymuştur.
Tevekkül ve Kurban Kurban kesmek de tevekküle çok güzel bir örnektir. Evladımız dünyaya geldiğinde, bir araç aldığımızda veya hastalandığımızda maddi olarak bütün tedbirleri yapılması gerekenleri yaparız. Evladımız dünyaya geldiğinde gerekli tetkikler yapılır, beslenmesine dikkat edilir, sürekli temizliği yapılır. Araç aldığımızda düzenli bakımlar yaparak, yakıtını koyarız ve kurallara uygun şekilde kullanırız. Yine hastalandığımızda da doktora giderek tetkikler ilaçlar ne gerekiyorsa yaparız. bütün bunlardan sonra bütün mülkün ve kudretin sahibi olan Allahü Teala’ya tevekkül ederek bir de kurban keseriz. Bizim elimizde olmayan, gücümüzün yetemeyeceği şeyleri bizler için hayırlı ve güzel kılması için Yüce Rabbimize kurban vesilesiyle dua eder ve teslimiyetimizi tevekkülümüzü perçinlemiş oluruz. Canab-ı Hak da sonsuz hazinesinden ikramla bizlere şifa evlatlarımıza hayırlı bereketli ömür ve malımıza selamet nasip eyler.
Tevekkül İle Huzurlu Bir Hayat Tevekkül, sadece ibadetlerde değil, insanın günlük hayatında da önemli bir yer tutar. Tevekkül sahibi bir insan, işlerini yaparken gerekli önlemleri alır, tüm çabasını sarf eder ve sonucunu Allah’a havale eder. Bu tutum, kişinin stresini azaltır, kalbinde bir rahatlama sağlar ve iç huzurunu pekiştirir. Zira her sonucu Allah’tan bilmek, kişiyi kaygılardan uzaklaştırır ve daha tatminkar ve mutlu olmasını sağlar. Bir insan, tevekkül ederek yaşadığında, işlerinin neticesinden endişe duymaz ve sonuçlara dair kaygılardan kurtulur. Bu, bireyin ruh sağlığını güçlendirir ve toplum içinde daha huzurlu bireyler olmalarını sağlar. Tevekkül, insanlara yaşadıkları olumsuzlukları kabullenme gücü verir ve sabrı artırır. Sonuç olarak, tevekkül, Müslüman bir bireyin ruhunu dinginleştiren, hayatına anlam katan bir inanç ve yaşam tarzıdır. İnsan, işlerini yaparken tüm gücünü sarf etmeli ve sonucu Allah’a bırakmalıdır. Bu güven ve teslimiyet, kişinin ruhunu hafifletir, sosyal hayatta daha güçlü olmasını sağlar. Tevekkül, insanı Allah’a yaklaştıran, ona huzur veren bir sığınaktır. Çalışıp kazanan, Allah’ın sevgili bir kulu olarak, tevekkül ile her işini başaran ve tevekkülü hayatının bir parçası haline getiren kimselerden olabilmemiz dileğiyle…